Hayatın Anlamı Yoktur Bahsinin İncelenmesi

Bu yazıda hayatın anlamının ne olduğu incelenmeyecektir. “Hayatın hepimize verdiği ortak bir anlam yoktur, herkes kendi anlamını yaratmalıdır” bahsi de incelenmeyecektir. Bu yazı hayatın anlamı meselesine karşı genel bir çözümleme içermeyecek, bizzat hayatın anlamı yoktur bahsinde bulunan insanların bunu söylerken neyi kastedip etmedikleri üzerine incelemeler içerecektir.

Hayatın anlamı yoktur diyen insanların büyük bir çoğunluğu tanrının mevcudiyetine inanmamaktadır. Onların hayatın anlamının olmadığını düşünmeleriyle tanrının var olmadığını düşünmeleri arasında bir bağlantı vardır. Böyle bir bağlantı olmasaydı hayatın anlamı ve tanrı inancı kategorileri arasındaki dağılım bu şekilde olmazdı. Ayrıca bu dağılım sadece bir korelasyona değil, aynı zamanda bir nedenselliğe de işaret etmektedir. Çünkü hayatın anlamı vardır diyenlerin büyük çoğunluğu bunun nedenini tanrıyla açıklamışken, hayatın anlamı yoktur diyenlerin büyük çoğunluğu da kendi iddiasını desteklerken bu nedenlerden ve tanrının mevcudiyetinden bahsetmişlerdir.

Hayatın anlamı yoktur bahsini anlamak için şu soruyu sormalıyız: “Hayatın anlamı derken nasıl bir anlam kastediyorsun veya ne olmuş olsaydı hayatın bir anlamı olurdu?” Bu soruya yanıt verecek kişiden soruda kullanılan kavramları tanımlamasına ihtiyacımız yoktur, zaten dilimiz böyle çalışmamaktadır. Bize bu bahsi dillendirirken neyi kastettiğini açıklaması veya anlamlı bir hayatın tahayyülünü yapması yeterlidir.

Büyük çoğunlukla tanrı inancı kaybolduğunda hayatın anlamının varlığına olan inanç da kaybolmaktadır. Öyleyse tanrının, hayatın anlamı yoktur bahsinde bulunan tanrı-tanımazlara vaadi ne olabilir?

1-Doğrunun ve Yanlışın Oluşu
2-Kalıcılık – Sonsuz Bir Yaşam

Doğrunun ve Yanlışın Oluşu
Öncelikle birinci vaat ikincisiyle benzer görüldüğünden, doğruyu ve yanlışı belirleyen bir tanrının olduğuna inanan ancak ölüm sonrasına inanmayan bir insanın hayatı üzerinden hayatın anlamı değerlendirilecektir. Tanrının varlığına inanan ancak ölüm sonrası yaşama inanmayan insanların (günümüz Yahudilerinin büyük bir çoğunluğu ve bazı deistler böyledir) çoğunluğunun hayatın anlamının olduğuna inandığı gözükmektedir. Bu büyük çoğunlukla onlar için tanrının onlara nasıl yaşaması gerektiği uğruna verdiği buyruktur; bu buyrukta hayatta yapmamız gerekenler doğru, yapmamamız gerekenler de yanlıştır. Bu insanlar ölüm sonrasına inanmasa da tanrının sözlerini veya buyruğunu hayatın anlamı olarak kabul etmektedirler. Burada söz illaki bir dini kitapta yazması gereken bir söz olmak zorunda değildir. Bir deist için tanrının sözü-buyruğu, tanrının doğru ve yanlışı var etmesi olabilir ve bu doğruya göre yaşamamız gerektiği fikri onun için hayatın anlamı olabilmektedir.

Bunu şu şekilde anlayabiliriz: Tanrının var olduğuna inanan ancak ölüm sonrası yaşama inanmayan biri olduğunuzu düşünün. Tanrı size, en nihayetinde ölecek olsanız bile, hayatın anlamının erdemli yaşamak olduğunu söyledi (burada az önce bahsedildiği gibi bu söylem dini kitaplardan da kaynaklanıyor olabilir veya bir deistin tanrı üzerine akıl yürütmesinden de kaynaklanıyor olabilir). Bu durumda hayatın anlamı sizin için vardır ve erdemli yaşamak şeklinde olacaktır. Çünkü tanrı, tanrı olduğundan yanlış olmaz ve yalan söylemez. Tanrı bu birinci vaatte nasıl yaşamanız gerektiği konusunda doğru yaşamı, kesin doğruyu size söyleyen bir sistem gibi rol almaktadır. Bu durumda “hayatın anlamı yoktur” bahsini dillendiren bir tanrı-tanımaz için, eğer hayatın anlamı dediğinde birinci vaat gibi bir durum anlıyorsa, bu bahis daha açık bir şekilde yazılırsa şu şekilde olacaktır:

Bahis1: Bize hayatta ne yapmamız gerektiğini (neyin doğru ve yanlış olduğunu) söyleyecek, doğruyu kesin söyleyen bir sistem olmadığından hayatta yapmamız gereken bir şey yoktur.

Kalıcılık
Lafı hiç uzatmadan birinci şekilde akıl yürüttüğümüzde bahis şu şekilde açık olur:

Bahis2: Bize kalıcılık verecek, kalıcılık veren biri (tanrı denebilir) olmadığından kalıcılık yoktur.

Böyle bakıldığında “hayatın anlamı yoktur” diyenlerin hayatın anlamı dediklerinde sandıkları kadar soyut bir düşünceden bahsetmediklerini anlıyoruz. “Hayatın anlamı yoktur” deyip üzülüp kederlenenlere bir teselli olarak, asıl kastettikleri fakat çok da üzücü gibi gözükmeyen ve hayatın anlamı diyerek örtülen bahislerin açık hallerini bırakıyorum:

Bahis1: Bize hayatta ne yapmamız gerektiğini (neyin doğru ve yanlış olduğunu) söyleyecek, kesin doğruyu veren bir sistem olmadığından yapmamız gereken bir şey yoktur.
Bahis2: Bize kalıcılık verecek, kalıcılık veren biri (tanrı denebilir) olmadığından kalıcılık yoktur.


Hi, I’m Alper Yayla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir