Ölüm Üzerine Yeni bir Fikir
Ölüm bizler için hep bir yabancıydı. Başka bir dünya görüyorum, ölümün doğum ile iç içe girdiği bir dünya. Öyle ki ölümün kutlandığı, doğumun ise yabancılaştığı.
CPT Simetri yasasına göre, maddenin belirli bir noktaya göre lokasyonunun simetrisi (ayna görüntüsü) alınırsa, parçacık kendisinin antimadde karşılığıyla değiştirilirse (ters elektrik yüklü olanıyla) ve maddenin bütün momentumunu ters yönüne çevirseydik (bu zamanın tersine çevrilmesi anlamına geliyor) fizik kuralları yine aynı şekilde kalırdı. Bu da demek oluyor ki antimadde, maddenin lokasyonunun belirli referans noktasının ayna simetrisinde bulunuyorken zaman geriye aksaydı, madde gibi davranırdı, yani antimadde zamanın tersinde yol almaktadır. Feynman diyagramlarında da bu zamansallık okunun maddenin zaman yönünün 180 derece tersi istikamette çizildiğine rastlarız.
Buradan çıkardığım sonuç, maddeyi antimadde ile değiştirip lokasyonunun ayna simetrisini aldığımızda maddenin zamanda tersi yönde giden halini elde ederiz ancak elimizdeki bütün fizik kanunları korunurdu. Bu evrenin şu anki yaşanmış halinin tersi yönünde tersten yaşanabilmesini mümkün kılardı. Evren peki gerçekten ters yöne aksaydı ve entropi tersine dönseydi yıkım yerine yapım olsaydı, ölmek yerine doğmaya gitseydik. Doğacak olmaktan korkar mıydık?
Bu soru tartışmayı sonlandırabilir. Doğum bir yapım bir oluşum ve bir kutlama, okun bir yönü varoluş bir yönü yok oluş. Fiziksel açıdan ise hala aynı simetriyle ve fizik kurallarıyla var olabilecek bu evrende doğum (doğan bebek) hayatın son aşaması, ölüm(yaşlanmış hal) ise hayatın başlangıç aşaması olurdu. Bu evrende ölüm ve doğum fizik yasalarının aynı kalmasından dolayı yine aynı şekilde karşılanırdı ancak o evrendeki doğum bizim evrenimizdeki ölüme (sonranın olmayışı), ölüm ise doğuma tekabül ederdi (öncenin olmayışı). Bu evrende yaşayanlar bizim doğum onların ölüm dediği şey için ağıtlar yakar, bizim ölüm onlarınsa doğum dediği şey için sevinçten havalara uçarlardı. Bu evren tahayyülünden çıkarılacak sonuç doğum için söylenebilecek her şey ölüm içinde şöylenebilir ve eşit derece anlamlılardır. Demek ki insana sıkıntı veren şey hiçliğin karanlığı değildir. Daha ilkel bir düzlemdedir, o sıkıntı zamanın aktığı yöndedir.
Öyleyse ölüm varken ben varım ben varsam ölüm var.
Ölüm artık bir yabancı değil.